9.02.2008

MUHAMMED OKUR YAZAR DEĞİL MİYDİ?


12
MUHAMMED OKUR YAZAR DEĞİL MİYDİ?
7:158 ayeti Muhammed peygamberin "ümmi" olduğunu belirtir:
"...Öyleyse Allah'a ve O'nun elçisi ümmi (İncil veya Tevrat'a muhatap olmamış bulunan) peygambere iman edin..."(7:158)
Biraz sonra inceleyeceğimiz ümmi kelimesi, İncil ve Tevrat'a muhatap olmayan kişiler için kullanılan bir kavramdır. Kuran'da 6 kez geçen bu kelimenin anlamı, zamanla kaydırılmış ve "okuma yazma bilmeyen kişi" diye meşhur olmuştur. Bu yanlış, ne yazık ki hemen hemen tüm tefsirlere ve meallere girmiştir.
Diyanet İşleri Başkanlığının yayımladığı Kuran meali, 7:158 ayetinin sözkonusu ettiğimiz bölümüne şu anlamı vermiştir:
"... Allah'a ve okuyup yazması olmayan, haber getiren peygamberine -ki o da Allah'a ve sözlerine inanmıştır- inanın... "
Kuran, "Ümmi" Kelimesinin Gerçek Anlamını Açıklıyor
Kuran'da 6 kez geçen "ümmi" kelimesini inceleyelim. "Ümmi" kelimesinin, okuma yazma bilmeyen anlamına gelmediği Kuran ayetlerinden anlaşılabilir: Ümmi kelimesinin geçtiği yerlerden birisi 3:20 ayetidir. Buradaki ümmi kelimesi, İncil ve Tevrat'ı bilmeyen Mekke müşrikleri için kullanılır:
"...Ve kendilerine kitap verilenlerle ümmilere de ki:..." (3:20)
Kendilerine kitap verilenlerin karşıtı olarak kullanılan "ümmi" kelimesinin, okuma yazma bilmeyen anlamında kullanılmadığı apaçıktır. Ayet, "okuma yazma bilenlerle ümmilere de ki" biçiminde olsaydı o zaman, din adamlarının yakıştırdığı anlam doğru olurdu. 3:20 ayetine göre, peygamberimiz dönemindeki Arabistan toplumu, İslam'ın başlangıcında iki ana gruptur:
1. Kendilerine kitap verilmiş olan yahudi ve hristiyanlar.
2. Kendilerine kitap verilmeyenler, yani ümmiler.
Ehl-i Kitabın dışında kalanların tümü ümmi ise (3:20; 3:75), ümmi kelimesinin anlamı gayet açıktır. Ehl-i Kitabın dışında, bir sürü okuma yazma bilen insanların bulunuşu da "ümmi" kelimesine yakıştırılan "okuma-yazma bilmeyen" anlamının doğru olmadığını kanıtlar. Nitekim, 3:75 ayeti "ümmi" kelimesinin anlamını çok net bir biçimde ortaya koymaktadır.
Mekke, 7. yüzyıl Araplarının kültür merkeziydi. Şiir yarışmaları orada düzenlenirdi. Birincilik alan şiirler, okunup ezberlensin diye Kabeye asılırdı. Bedir savaşında esir alınan Mekkeli müşriklerin, müslümanlara okuma yazma öğretmesi karşılığında serbest bırakılması rivayeti doğru ise Mekkeli okur yazar oranının diğer bölgelerden daha az olmadığı ortaya çıkar. Ancak Mekkeliler, Kitaplar (İncil ve Tevrat) ile meşgul olmuyorlardı, yani ümmi idiler. Nitekim Cuma suresinin 2. ayeti Mekkelileri "ümmi" olarak niteler:
"Odur ki ümmiler içinde, kendilerinden olan ve onlara Allah'ın ayetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara Kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderdi. Oysa onlar, önceden apaçık bir sapıklık içinde idiler." (62:2)
Din adamlarının iddia ettiği gibi Kuran, Arabistan halkını okur yazarlar ve okur yazar olmayanlar diye iki gruba ayırmıyor. Kuran, Arabistan halkını, Ehl-i kitap olanlar ve Ehl-i kitap olmayanlar (ümmiler) olarak iki gruba ayırıyor. Nitekim Kuran'ın mesajı açısından konuya bakılırsa, ikinci tasnifin çok daha anlamlı olduğu görülecektir.
Kuran, Muhammed peygamberin ümmi olduğunu vurgularken bir suçlamaya cevap vermiş oluyor. Peygamberin tebliğini reddedenler, Kuran ayetlerinin İncil ve Tevrat'tan alıntılandığını iddia ediyorlardı (25:5; 68:15). Peygamberin okuma yazma bildiğini iddia ederek karşı çıkmıyorlardı.
Muhammed Okur Yazar Bir Ümmi İdi
Ümmi kelimesinin, Kitap ehli olmayanlar için kullanıldığını belirttikten sonra, peygamberimizin okur yazar bir ümmi olduğuna dair delillerimizi ve iddialarımızı sıralayalım:
® Kuran'ın mucizevi yapısını daha büyütmek için din adamları, peygamberimizin okuma yazma bilmediği hikayesini cazip görmüşlerdir.
® Okur yazar olmama hikayesini uyduranlar, bu amaçları için "ümmi" kelimesinin anlamını kaydırmayı uygun görmüşlerdir. Halbuki "ümmi" kelimesi Kuran boyunca, İncil ve Tevrat'ı bilmeyenler için kullanılmaktadır (2:78; 3:20; 3:75 ; 62:2).
® 7. yüzyıl Arapları, sayı olarak "ebced" sistemi diye bilinen alfabe harflerini kullanıyorlardı. Sadece hesabını not etmesi için bile olsa, o günün tüccarı okuma yazma bilmek zorundaydı. Muhammed aleyhisselam da peygamber olmadan önce uluslararası bir tüccar idi. Araplar, rakamları ancak 9. yüzyılda Hindistandan alınca "ebced" sistemini terkettiler.
® Kuran'ın imlası diğer Arapça kitaplardan farklıdır. Kuran'ın matematiksel mucizesi olan 19 sistemi, Kuran'ın harfi harfine Allah tarafından vahyedilip korunduğunu kanıtlamaktadır. Kuran'daki farklı yazımlar vahiy katiplerinin kişisel tercihlerinden kaynaklanmaz. Örneğin, "salat", "zekat", "hayat" kelimeleri "elif" harfi ile değil, "vav" harfi ile yazılır. 3:96' da Mekke şehrinin ismi "Bekke" olarak yazılır. 7:69' daki "bastatan" kelimesi "sad" ile değil "sin" ile yazılır.
® Alak suresinin ilk ayetini, Besmele ile beraber, Kuran'a bakmadan yazarsanız, Peygamberimizin okur yazar olduğunu anlayacaksınız. Besmele'nin 19 harf, ilk vahiy olan 96:1-5 ayetlerinin 76(19X4) harf olduğunu, Kuran'da sondan 19. sırada yer alan ve 19 ayetten oluşan Alak suresinde tam 285(19X15) harf bulunduğunu bilerek, Besmelede ve ilk ayette geçen "bismi" kelimelerinin farklı yazımı üzerinde düşününüz. Bu farklı yazımları dikte ettiren Peygamberin okuma yazma bilmesinin ne derece makul olduğuna siz karar veriniz.
® Peygamberimizin vahiy katiplerine Kuran'ı yazdırıp kontrol ettiği geleneksel kitaplarca iddia edilir. Muhammed peygamberin vahiyden önce okuma yazma bilmediğini varsaysak bile 23 sene boyunca sürdürdüğü bu yazdırma işlemi sırasında 28 harfi öğrenememiş olduğunu iddia etmek iki yönden peygambere hakarettir: Bu iddia, ya onun 23 sene içinde 28 harfi öğrenemiyecek kadar yeteneksiz olduğunu ifade eder; ya da okuma yazma öğrenmemek için 23 sene boyunca özel bir gayret gösterdiğini ifade eder. Her iki şık ta peygambere büyük bir hakarettir.
® Bedir savaşında esir aldığı Mekkelileri on müslümana okuma yazma öğretmesi koşuluyla serbest bıraktığına ve okuma yazmaya son derece önem verdiğine inanılan bir peygamber neden okuma yazma öğrenmesin? Allah kendisine okuma yazmayı haram mı kılmıştı? İlk vahiyle kendisine "Oku!" diye emretmemiş miydi? Arkadaşlarını, müşriklerden bile okuma yazma öğrenmeye teşvik eden bir peygamber nasıl olur da söylediği şeyi kendisi yapmaz. "Ey insanlar, niçin yapmayacağınız şeyi söylüyorsunuz?"(61:2) "...insanlara iyiliği emredip kendinizi unutuyor musunuz?..."(2:44) ayetleri böyle bir davranışı kınamıyor mu?
® Alak suresinin ilk beş ayetinden oluşan ilk vahiy okur yazarlığı teşvik etmektedir. İkinci vahyin ismi de "Kalem" olup, yazı yazmayı övmektedir.
Velhasıl,
Daha burada zikredemediğim nice deliller, peygamberimizin okur yazar olduğunu ortaya koyuyor. Ümmi kelimesinin anlamını kaydıranlar, 29:48 ayetini de bu doğrultuda tevil etmeye çalışmışlardır. Peygamberimizin daha önce Tevrat, Zebur ve İncil gibi hiçbir kitabı okumamış ve yazmamış bulunduğunu anlatan bu ayetin çevirisi şöyledir:
"Sen ondan (Kuran'dan) önceki hiç bir Kitabı okur değildin, elinle de herhangi birisini yazmıyordun. Böyle olsaydı, batılı arayanlar kuşkulanırlardı." (29:48)
Muhammed'in Kuran'dan önceki kitapları okuyup yazmadığını belirten bir ayetin anlamını kaydırmak suretiyle bu ayetten son peygamberin okur yazar olmadığı sonucunu çıkarmak isteyenler çelişkiye düşmektedirler. Zira onların verdiği anlama göre en azından Kuran'ın inmesiyle birlikte Muhammed'in okuma yazmayı öğrenmiş olması gerekir!
Şimdi konuyla ilgili sorularımıza geçelim:
a) 3:20 ve 3:75 ayetlerinde olduğu gibi "ümmi" kelimesi "Kitap ehli" nin karşıtı olarak kullanılıyor. Kuran, Arabistan halkını okur yazarlar ve okur yazar olmayanlar diye iki kısma mı ayırıyor?
b) Kuran, Mekke halkını 62:2'de topluca "ümmi" olarak niteliyor. Mekke halkı İncil ve Tevrat ile ilgilenmiyor, sözlü ve pratik gelenekleri izliyordu. Sizin iddianıza göre ise Mekke halkı topluca okuma yazma bilmiyordu. Kuran'ın dışındaki kutsal kitaplarınıza göre Mekke'deki şiirleri kimler yazıyordu? Kabe duvarına kimler için asılıyordu? Mekke'de on üç sene boyunca inen ayetleri kimler yazıyordu? Bedir savaşından sonra kimler Medine halkına okuma yazma öğretiyordu?
c) 7. yüzyıl Arapları, hangi sayı sistemini kullanıyorlardı? Bu sayı sistemiyle toplama ve çıkarma işlemleri yapanlar okuma yazmayı da öğrenmiş olmuyorlar mıydı?
d) Kuran'daki farklı imla, yanlış yazımların sonucu mu? Değilse aynı kelimenin farklı farklı yazılmasını nasıl açıklıyorsunuz? Örneğin ilk vahiydeki (95:1) "Bismi" ile Besmelenin ilk kelimesi anlam ve söyleniş bakımından aynı olduğu halde farklı yazılmaktadırlar, neden?
e) Okuma yazma bilmeyen bir insana "oku" diye emredilir mi? Kutsal hikaye kitaplarınıza göre Cebrail bu emri üç kez tekrarladıktan sonra okuma ve yazma bilmeyen Muhammed okumaya başladı. Muhammed'in Kuran'ı okuyup yazmadığı biçimindeki iddianız, kendi hikayelerinizle çelişmiyor mu?
f) Kabul edelim ki "oku" emrinden önce Muhammed okuma ve yazma bilmiyordu. Peki Kuran'ın inmesinden sonra neden öğrenmedi? Allah'ın emrine neden uymadı? Yoksa Kuran dışındaki bir başka emirle okuma yazma öğrenmesi yasaklanmış mıydı?
g) Okuma yazmayı öğrenmek Muhammed peygamber için çok mu zordu? 23 sene boyunca kendisine vahyedilen bir kitabı yazdıran bir insanın bu uzun süre zarfında okuma yazma öğrenememiş olmasını neyle açıklarsınız?
h) Muhammed, çevresindeki müminleri okuma yazma öğrenmeye teşvik ediyor muydu? Ediyor idiyse neden kendisi öğrenmedi? Size göre Muhammed, yapmadığı bir şeyi çevresine öğütleyerek 2:44 ayetine muhatap olmuyor mu?
i) Yatışından yemek yemesine, sakalından diş fırçasına kadar Muhammed'in herşeyini taklit etmeyi marifet saydığınız halde neden onun okuma yazma bilmeme sünnetine aykırı davranıyorsunuz? Okuma yazmayı öğrenmek, kutsal hadis kitaplarındaki sünnetinize aykırı değil mi?
j) Geçmiş alimlerinizin icmaını (bir görüşte topluca ittifak etmelerini) dininizin üçüncü temel kaynağı olarak kabul eden sizler, geçmiş "şanı yüce" ulemanızın böyle koca bir yalan üzerine icma etmiş olmalarını nasıl açıklarsınız?

Hiç yorum yok: